Emir Timur’un Doğum Günü

Özbekistan’ın Gururu Emir Timur

Özbekistan’da en çok duyacağınız isimlerin başında gelen Emir Timur, Atatürk’ün “O şüphesiz ki gelmiş geçmiş en büyük komutandır” diye bahsettiği, Timur Devletinin kurucusu, Özbek halkının gurur kaynağı, hiç yenilmemiş büyük Türk komutanıdır.
Özbekistan’a geldikten sonra ilk fark ettiğimiz şeylerin başında Türkiye Cumhurbaşkanlığı forsundaki 13. Yıldızla temsil edilen Timur Devleti ve kurucusu Emir Timur hakkında çok da net fikir sahibi olmadığımız olur.

Hatta bilgisizliğimiz o kadar vahimdir ki neredeyse hiç birimiz Ankara Havalimanı Esenboğa’nın, Timur’un ünlü fil taburu komutanı İsen Buga’dan geldiğini bile bilmez.

Emir Timur aslen Moğoldur. Moğollar, Cengiz’den üç kuşak sonra Müslümanlaşmış ve komşusu olan Türklerle karışmıştı. Timur’un ana dili Türkçe idi. Semerkant yakınlarında bir Türk boyu olan Batı Göktürklerin Barlaslar boyunda 1336 senesinde 9 Nisanda Özbekistan’daki Şehrisebz’de doğdu. Şehrisebz “yeşil şehir” demektir.
Çağatay Devleti’nin Taşkent hâkimi olan babası Turagay, meşhur Nakşî şeyhi Emir Külâl’i severdi. Emir Külâl, Timur’a talebesinden Şemseddin Külâl’i hoca tayin etti. Bundan sonra Timur’un hayatında âlimler hep hürmet mevkiinde oldu.

Büyük komutan gençliğinde ayağına aldığı bir darbe ile yaralanmış ve bütün hayatı boyunca aksayarak yürümüştür. Düşman devletler ve İran bölgesi devletleri bu aksamasını farsça aksak anlamına gelen leng ekiyle bir çeşit aşağılama olarak isminin sonuna eklemişlerdi.
Özbekistan’da Timur ile ilgili dikkat etmemiz gereken en önemli detay, Türkiye’de sıklıkla eklediğimiz Lenk ekinin aslında bir hakaret sayıldığı ve kullanılmaması gerektiğidir.

Büyük Türk Hakanlığı

Emir Timur, hayatı boyunca 27 hükümdarı dize getirmiş, hiçbir savaşı kaybetmeyerek tarihe adını yenilmez komutan olarak yazdırmıştır. Başta desteklediği Altınordu hânı Toktamış kendisine hıyânet edince üzerine yürüyüp devletini yıktı ki, tarihçilere göre Emir Timur’un en büyük hatasıdır. Bu sayede Ruslar bu topraklara yayılarak büyük bir devlet kurabilmiştir.

Emir Timur 34 yaşında Belh hâkimi oldu. Cengiz Han soyundan bir hanımla evlendiği için Gürgân (han damadı) diye tanındı. Evlilik itibarını arttırdı. Kendisini Cengiz Han’ın vârisi gördüğü için Türkistan’ın tamamına hâkim olarak Büyük Türk Hakanlığı tahtına oturdu. Bununla beraber Cengiz’in insafsızca yakıp yıktığı Müslüman Türk beldelerini ihyâ etti. Yine de Cengiz soyundan olmadığı için hiç bir zaman han unvanını kullanmadı. Yanında bu soydan birini sembolik han olarak gezdirdi. Ankara Savaşı’nda bu han ordunun bir kanadında kumandandı.

Her ne kadar ölümü sonrası çocukları zorlama bir secere ile onun soyağacını Büyük Hakan Cengizhan’ın soyuna bağlamaya çalışsa da gerçekte bu soydan gelmediği için Han ünvanını taşımamış ve Emir ünvanıyla hayatını tamamlamıştır. Zaten Moğollar Emir Timur’u sahiplenmez ve ona Damat anlamına gelen Küregen derler. O da otoritesini pekiştirmek adına yönetimi boyunca yanında sürekli Cengiz Han soyundan birini, Han ünvanıyla bulundurmuştur.

Parmağından hiç çıkarmadığı yüzüğünde Rasti-Rusti yani doğruluk selamettir yazar.
Osmanlılar onu “Yenilmez Tatar”, Bizanslılar, ” İslam’ın Kılıcı”, Araplar “Bozkırdan Gelen Bela” adıyla anarlar.
Emir Timur askeri tarihin dahi komutanıdır. Dünya tarihindeki ilk üniformalı birlikleri kurdurur. Ordusunun en büyük kısmını “Yakala ve Öldür” diye bağıran süvarilerden oluşturur. Timur İmparatorluğunu, Osmanlı’nın 200 yılda ulaştığı yüzölçümünün 2 katına 17 yılda ulaştırır.
Emir Timur sonra Anadolu’ya yürüdü. Teslim olanlara merhamet gösterir; olmayanlara hiç acımazdı. Padişahın oğlunun müdafaa ettiği Sivas’ı aldı; yakıp yıktı. Sonra güneye döndü. Anadolu, bir müddet nefes aldı.

Yazık oldu

Emir Timur’un 6000 km yol yürümüş 300 bin kişilik ordusunda her türlü adam vardı. Zaptu raptı güç olan bu kadar askerin, harb sırasında yaptığı zulümlerin hepsini Emir Timur’a yüklemek yersizdir. 1402’de Ankara yakınlarında tarihin en büyük meydan muharebelerinden biri yaşandı.
Osmanlı askerleri bir misli çokluktaki ordu ve filler karşısında dayanamadı, ama yok olmadı. Niğbolu gâlibinin bu mağlûbiyeti, Avrupa hükümdarlarını dehşete düşürdü. Elçi ve hediyeler gönderip Emir Timur’a dostluk bildirdiler. Memlûk Sultanı, meşhur tarihçi kadı İbni Haldun’u Emir Timur’a gönderip Mısır’a girmemesi için iknâ etti.

Peki nasıl olmuştur da bu kadar önemli bir komutanla Yıldırım Bayezid karşı karşıya gelmiştir?
Emir Timur ve Yıldırım Bayezid arasında geçen, Osmanlı İmparatorluğunun fiziken yıkılması ile sonuçlanan Ankara savaşı, belki de dünya tarihinin seyrini değiştiren en önemli olaylardan biridir.

Yıldırım Sultan Bayezid’in hükümranlıklarına son verdiği Anadolu Beylikleri’nin tahtını kaybetmiş beyleri, Timur’a sığınıp Yıldırım Sultan Bayezid’e karşı kışkırttı. Önünden kaçan iki hükümdar, Ahmed Celâyir ve Karakoyunlu Kara Yusuf, Yıldırım Sultan Bayezid’e sığınıp padişahı Emir Timur’a karşı kışkırttı. Eski Anadolu beyleri de Emir Timur’a gidip onu padişaha karşı tahrik ettiler. Timur, tekrar Anadolu’ya geldi.
Padişah Bayezid; Bizans, Trabzon Pontus, Altınordu, Mısır ve Hindistan devletlerinin tâbi olduğu Emir Timur’u hafife aldı. Elçilerini soğuk karşıladı. Halbuki Timur sadece Anadolu’nun bağlılığını elde edip gidecekti. Ulemâ ve vezirler padişahı sulha teşvik etti. Ancak Avrupa’yı dize getirmiş Sultan Bayezid, alttan alacak adam değildi.  Halbuki büyük tarihçi ve âlim İbni Haldun, Emir Timur ile görüşüp kendine hayran bıraktıracak Mısır’ı işgalini önlemiştir.

Yıldırım Bayezid’e yolladığı,  “Ey Bayezid bugün dünyaya hükmeden Timur İmparatorluğu bana senin gibi babamdan kalmadı” diye başlayan ünlü mektubunda Osmanlı ile savaşmamak adına oldukça ılımlı davranmıştır.

Emir Timur, İslam’a zarar verdiğini düşündüğü, Osmanlıya sığınmış, Bağdat hâkimi yağmacı Ahmet Celayir ve onun dostu Karakoyunlu Kara Yusuf’u idam etmesini ya da kendisine vermesini istemiştir. Yıldırım Bayezid’e “Biz sizin kâfir ile cenk ettiğinizi biliriz. Amacımız sizi zayıf düşürüp ortak düşmanımız kafirlere kolaylık sağlamak değildir” diyen Emir Timur, bu isteği yerine gelirse kız alıp kız vermeyi, ebedi müttefik olup düşman ile beraber savaşmayı teklif etmiştir.
Bayezid bu teklifi kabul etse belki İstanbul çok daha erken fethedilecek, Avrupa bir Türk kıtası olacaktır.

Yıldırım Bayezid teklifi ret edince iki ordu 1402 yılında karşı karşıya gelir. Yaptırdığı anayasasının ilk maddesi “Türklüğü yüceltmek için yaşa Türk’e kılıç kaldıran eli kır” olan Emir Timur bir Türk ordusuna karşı savaşmak zorundadır.

Savaşın öncesindeki gece 130 bin kişilik Timur’un ordusu bütün gece uluyarak 90 bin kişilik Osmanlı ordusunun moralini iyice bozar. Sabah Timur’un imamlığında 2 ordu askerlerinin kıldığı namaz sonrası başlayan savaşta binlerce genç ölür.  Osmanlı yenilmiş, Bayezid esir düşmüştür. Artık Osmanlının 11 sene sürecek fetret devri başlamıştır.

Padişah, iki oğlu Musa ve Mustafa ile beraber esir düştü. Emir Timur, padişah ve ailesine hürmet etti. Kızlarını oğullarına aldı. Gittiği yere beraber götürdü. Şerefine düşkün padişaha bu ağır geldi. Kendisi için kapalı bir araba rica etti. Kabul olundu. Sonraki bazı tarihçiler –ezcümle yazdığı Tamerlane adlı piyeste İngiliz yazar Marlowe- bu sebeple Timur’un padişahı kafes içine koyup gezdirdiğini söylemiştir ki doğru değildir. Astım hastası padişah Akşehir’de kederinden vefat etti. Emir Timur’un “Yazık oldu! Büyük bir mücâhidi kaybettik” dediği rivayet olunur

Şehzâde Süleyman, İsa ve Mehmed askerleri ile esaretten kurtulmuşlardı. Mehmed Çelebi babasını kurtarmaya teşebbüs ettiyse de muvaffak olamadı. Bursa düştü. Devlet hazinesi düşman eline geçti. Bir asırlık devlet arşivi yakıldı. Emir Timur Anadolu’da kalmadı. İzmir’i Rodos şövalyelerinden alıp geriye döndü. “Kılıcı hep müslüman kanıyla sulanmış” Emir Timur’un gayrımüslimlerle yaptığı tek muharebe budur.
Anadolu’nun içlerine doğru yol alan Timur Ankara savaşının sonrasında 1403 yılında Osmanlının 7 senedir Rodos şövalyelerinden almaya uğraştığı İzmir’i de 7 günde fetheder.

Osmanlıların Timuroğulları’na tâbiyeti 1447’ye kadar devam etti. Bu zaferin Emir Timur’a ne kazandırdığı meçhuldür. Ama Anadolu birliği büyük yara aldı. Bununla beraber sonra gelen Osmanlı padişahları az zamanda felâketin yaralarını sardı. 50 yıl sonra İstanbul’u fethederek bir imparatorluk kurdu.

1992 yılında Özbekistan’ı ziyaret eden Süleyman Demirel ve Alparslan Türkeş  hatıra defterine yazarken Süleyman Demirel’in  muzipçe, büyük komutan Timur için Ankara Fatihi mi yazmalıyız sorusuna Türkeş’in İzmir Fatihi yazalım cevabı unutulmazlar arasındadır.

On üçüncü Yüzyılda İslam dünyasının en önemli şehirlerinden Semerkant’ı inşa ettiren Emir Timur, eğitim ve öğretmenlere çok önem vermiştir. Onun döneminde Semerkant’ta o kadar çok öğretmen vardır ki öğretmenler neredeyse okutacak öğrenci bulamamaktadır. Ölümü sonrası adeta öğretmenlere verdiği önemi vurgularcasına hocası Mir Seyyid Bereke ‘nin ayakucuna defnedilir.

Özbekistan, Timur Han’ı en büyük millî kahraman kabul etmiş. Adına caddeler, meydanlar, mektepler açmış. Büyük heykellerini dikmiş. Onun yaptırdığı eserleri hummalı biçimde tamir ediyor. Garplılar da kendisine alâka duyuyor; hakkında kitaplar, romanlar yazılıyor; ülkesi ecnebi turistlerle dolup taşıyor.

Emir Timur 1405’te Çin üzerine sefere çıktığı sırada vefat etti. Anadolu yerine Çin’e yürüseydi tarihin akışı değişirdi. Bu, Çin’in Müslümanlığı demekti. Vefatından sonra halefleri ihtişamını sürdüremediyse de, soyundan Uluğbey, Hüseyin Baykara, Bâbür gibi büyük hükümdarlar yetişti. Bâbür Hindistan’ın tamamını fethederek burada 1858’e dek yaşayacak Gürgâniye Devleti’ni kurdu.

Kabrimi kim açarsa!

Semerkand’daki muhteşem türbesinde başucunda yanından hiç ayırmadığı hocası Mir Bereke; hemen önünde de Emir Külâl’in oğlu Ömer yatmaktadır.

Gençliğinde bir çatışma sırasında attan düşerek sağ ayağı sakat kalmış; sağ elinin iki küçük parmağı kopmuştu. Bundan dolayı bilhassa muhalifleri Timur-Lenk (Aksak Timur) der. Nitekim 1941 senesinde Sovyetlerce kabri açıldığında 1.73 boyunda, sağ ayağı aksak bir cesed bulunmuştur. Kafatası Moskova’ya götürülerek buna göre büstü yapılmıştır. Kabrin kapağında “Mezarımı açan benden daha korkutucu bir düşmanla karşılaşacak” yazdığı söylenir. Kazının ertesi günü Hitler, Rusya’ya saldırmıştır.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir