Kıdem tazminatı fonu çok kötü mü?

2 yıl önce dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu bir açıklama yaptı ve kıdem tazminatı fonu yasa tasarısını rafa kaldırabileceklerini açıkladı. Yeni kıdem tazminatı sisteminin ne işçileri ne de işverenleri memnun etmediğini ifade etti ve böyle bir durumda, eski sistemle devam edilmesinin en iyi seçenek olabileceğini belirtti. Peki ama kıdem tazminatı fonunda orta yol bulunamaz mı? 

Mevcut kıdem tazminatı sisteminde neler var?

Önce mevcut sistemin işçiler bakımından avantajlarına ve dezavantajlarına göz atalım. Cari kıdem tazminatı sisteminin avantajları işçiler bakımından şöyle sıralanabilir:

  • İşçi, çalışmış olduğu her yıl karşılığında bir tam brüt aylığı kadar kıdem tazminatı alabilir. Bunun anlamı, örneğin 30 yıl aynı işyerinde çalışan bir işçinin, 30 brüt maaşı kadar kıdem tazminatı alabilecek olmasıdır.
  • İşçinin kıdem tazminatına hak kazanması için en az bir yıl, aynı işverenlik bünyesinde çalışması gerekir.

Sizin de fark ettiğiniz üzere, avantajları desem de tek bir madde yazdım. Evet, başka hiç mi olumlu bir tarafı olup olmadığını sorabilirsiniz. Bana göre, kesinlikle yoktur. Nedeni ise, bu sistemin dezavantajlarında gizli:

# Neden 6 ay çalıştığında da kıdem tazminatı almasın?

  • Kendi isteğiyle işten ayrılan, yani istifa eden işçi kıdem tazminatı alamaz.

# Yıllarca işyerine emek vermiş işçi, neden istifa ettiğinde, yılların emeği boşa gitsin?

  • İşçi çalışma hayatı boyunca ne kadar başarılı olursa olsun, yapacağı önemli tek bir hatada bile kıdem tazminatını yitirebilir.

# 10 yıl boyunca çalışan bir işçi, işe mazeretsiz olarak sadece 2 gün gelmediği için neden kıdem tazminatı alamasın?

  • Kıdem tazminatı ödeme inisiyatifi tamamen işverendedir.

# Yasal olarak kıdem tazminatını sonuna kadar hak eden bir işçiye, işveren kıdem tazminatını ödemek istemezse, işçi neden mahkemeye gitmek ve ortalama 2 yıl süren davalarla boğuşmak zorunda olsun?

  • İşçi, açtığı davayı kazansa bile, dava sonunda ortada bir işveren “kalmamışsa” hiçbir şey elde edemez.

# Açtığı davayı kazanan ve binlerce lira kıdem tazminatı almaya hak kazanan bir işçi, işveren tası-tarağı topladığında ve üzerine hiçbir menkul-gayrimenkul kalmadığında, neden eli boş kalsın?

  • Kıdem tazminatı ödememenin hiçbir cezası yoktur.

# İşçiye hak ettiği kıdem tazminatını keyfiyetten ödemeyen işverene neden yetkili makamlarca idari para cezası uygulanmaz?

  • İşverenin işçiye kıdem tazminatı ödemesi yüklü miktarlara ulaşabildiğinden, kıdem tazminatı karşılıklarını ayrıca biriktirmeyen işverenler bu ödemeyi gerçekleştiremeyecek durumda olabilir.

# İşçi neden, işverenin maddi gücünün insafına bırakılsın? Listenin uzun olduğunun farkındayım ama beni en iyi, kıdem tazminatını alamayan ya da hak edemeyen işçiler anlayacaktır. Şimdi de yeni kıdem tazminatı fonunu inceleyelim. 

Kıdem tazminatı fonu düşüncesi

Elbette henüz resmi bir taslak bile yok; ama taraflarca ortaya atılan birçok bilgi var. Bunları dikkate alarak önce, getirilmesi düşünülen yeni sistemin avantajlarına bakalım:

  • İşverenin inisiyatifinde olan kıdem tazminatı ödemesi, devletin güvencesine kavuşacak.
  • Mevcut çalışanlar fona, isterlerse dahil olacak ve istemezlerse eski sitemden devam edecek.
  • En az 1 yıl çalışma şartı kalkacak.
  • Devletin prim desteği yani katkı yapması gündemde.

Peki bu sistemin dezavantajları ne olacak? Bunları da sıralayalım:

  • İşveren tarafından her ay, işçinin maaşının belirli bir oranı fona aktarılacak. Eğer bu oran % 8,33’ten az olursa, işçi şimdikinden daha az kıdem tazminatı alacak demektir. Eğer bu oran, örneğin % 4 olursa, işçi çalışmış olduğu her iki yıla bir aylık brüt maaşı kadar tazminat alabilecek.
  • Şimdiki sistemde istifa eden işçi kıdem tazminatı alamasa da bunun üç istisnası var. Evlenen kadın işçi, askere giden işçi ve emeklilik şartlarına sahip olmasına rağmen yaşı beklemek zorunda kalan işçi, istifa etse bile tazminat alabiliyor. Bu imkanlar, yeni sistemde sunulmazsa, işçinin hakları geriye gidecek demektir.
  • İşçi için de bir katkı payı öngörülürse, bu da işçiler aleyhine sonuç doğuracaktır.

Kıdem tazminatında orta yol bulunabilir 

Kıdem tazminatı fonu ile ilgili yazdıklarımın tahminden ibaret olduğunu söylemeliyim. Çünkü ortada resmi bir metin yok; ama söylentiler de yeni sisteme ışık tutma konusunda yeterli. O halde orta yol nasıl bulunabilir? Bunun için hem işçilerin hem de işverenlerin fedakarlık yapması gerekebilir. Ya da buna gerek olmadan, devlet sisteme katkı vererek bazı sorunları aşabilir. Ama kanaatimce, orta yol şu şekilde bulunabilir:

  • İşçinin çalışmış olduğu her bir yıl için bir aylık brüt ücreti kadar tazminatı hak etmeye devam etmesi gerekir. Bu, bence en önemli şarttır.
  • Mevcut sistemdeki, en az bir yıl kıdem şartı devam ettirilebilir.
  • İşverenin aylık prim oranı % 8,33’ün altına indirilebilir ve aradaki fark devlet tarafından karşılanabilir.
  • Mevcut sistemdeki “kıdem tazminatına hak kazanılan haller” aynen devam edebilir.
  • Fona primlerini düzenli yatıran işverenlere, ekstra % 5’lik prim indirimi gibi teşvikler sağlanabilir.

SONUÇ

Kıdem tazminatı fonuna körü körüne karşı çıkanları anlamakta zorlanıyorum. Çünkü mevcut sistemindeki en önemli sorun, kıdem tazminatının hak edilmesine rağmen “tahsil edilememesi”dir. Bu o kadar önemli bir sorundur ki; işçi ne kadar tazminat almaya hak kazanırsa kazansın ya da ne kadar haklı olursa olsun, bütün bu kazanımları bir anda boşa çıkarabilmektedir.

Her yıl açılan on binlerce iş davası, Yargıtay’da biriken dosyalar, mahkemelerce verilen farklı kararlar ve işçinin, zaten hak kazandığı bir alacağı için avukat ve dava masraflarına maruz kalması başlı başına birer sorundur.

İşverenlerin fona neden karşı olduğu ise aslında gayet açık. Çünkü istatistiksel olarak, kıdem tazminatı ödemek zorunda olan her beş işverenden neredeyse dördünün bu tazminatı ödemediğini biliyoruz. Art niyetli işverenlerin, kıdem tazminatı ödemek yerine işçiyi davalarla uğraştırmayı tercih ettiğini, hatta bu durumu bir pazarlık aracı olarak kullanarak işçiye hak ettiğinden daha az kıdem tazminatı ödeyerek hesabı kapattığını görüyoruz. ( İyi niyetli ve dürüst işverenleri elbette bunun dışında tutuyorum.)

O halde, amaç kıdem tazminatının temel sorunlarını çözmek ve çalışma barışını sağlamaksa, devletin devreye girmesi gerektiğine inanıyorum. Bu, kamu maliyesi için fazladan bir yük olarak görülebilir; fakat çalışma barışının sağlanmasının, işçinin ruhen kendini daha iyi hissetmesinin ve işverenin yüklü tazminatları bir anda ödemekten kurtulmasının verimliliği artıracağını da göz ardı etmemek gerekir. Adından da anlaşılacağı üzere, orta yol bulunması için, iki tarafın da ödün vermesi gerekecektir. Fonun gelmesini asıl arzu etmesi ve bunun için çalışması gereken tarafların başında işçi sendikaları gelmelidir.

Yeni sisteme siyasi bir gözle bakmaktansa, hem fonun kurulup hem de işçilerin kayıplarının asgariye indirileceği bir sistem herkesin işine gelecektir.

Kaynak = işçi dünyası.com

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir