Sebze Fiyatlarına Yanlış Yaklaşım Var

ANKARA’DA 15 NOKTA DA BELEDİYE MANAV TEZGAHI AÇACAK 

Ankara Büyükşehir Belediyesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda vatandaşlara uygun fiyatta sebze satışı için harekete geçti. Başkent’te ilk etapta 15 noktaya kurulacak olan Halk Sebze Tanzim Satış Çadırları, bugun satışa başlıyor.
Merkez ve çevre ilçelere kurulan satış noktaları, haftanın yedi günü açık olacak. Nakit ve kredi kartıyla satış imkanı sağlayacak olan Büyükşehir Belediyesi, hiç kar etmeden üreticiden tüketiciye sebze satışı gerçekleştirecek. Antalya, İzmir, Mersin, Ankara ve Kütahya’daki Tarım Bakanlığı Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla Büyükşehir Belediyesi tarafından üreticiden tüketiciye doğrudan şu noktalarda satış yapılacak:

Kızılay Meydanı
Sıhhiye Abdi İpekçi Parkı
Kurtuluş Parkı
Ulus metro çıkışı
Siteler İtfaiye Meydanı
Hasköy Cemre Parkı
Kuyubaşı metro çıkışı
Keçiören Belediyesi önü
Pursaklar Hicret Camii önü
Etimesgut Belediyesi karşısı
Sincan Lale Meydanı
Mamak Şafaktepe Parkı
Mamak Bostancık Caddesi
Batıkent Gimsa karşısı
Gölbaşı Belediyesi karşısı
Tanzim satış noktalarının dışında merkez ve çevre ilçelerde çeşitli noktalarda tır ve otobüslerle de mobil satış hizmeti verilecek.  

Vatandaşın ucuz, sağlıklı ve kaliteli sebze ve meyveye ulaşması elbetteki hakkıdır. Ancak son 5 yıldır çözülemeyen aşırı fiyat dengesizliği nasıl giderilecek? Vatandaş, yaz mevsiminde domatese 4 ₺ , kış mevsiminde bibere 17₺ vermeye devam mı edecek? Biz sürekli bataklıktaki sinekleri kovmaya uğraşıyoruz. Halbuki bataklığı kurutmak gerekiyor.Nedir bu sorunun kökten çözümü?

Aşırı fiyat artışı için ne yapmalı?

Öncelikle meyve ve sebze üretiminden ticaretine, ihracatından tüketimine bakış açısının silbaştan değiştirilmesi gerekiyor.

Fiyat odaklı bakış açısı değişmeli

Bugüne kadar hep meyve ve sebzenin fiyatı üzerinden yapılan değerlendirme ve tartışmalara son verilmeli.Öncelikle üretici, komisyoncu, aracı, tüccar, sanayici, ihracatçı, market, manav, pazarcı kimdir, bunun tanımı yapılmalı.

Örneğin üretici kimdir?

Binlerce dönüm alanda üretim yapan, kendi işleme tesisi olan, endüstriyel olarak ürünü işleyen, hal sistemine sokmadan kendi belirlediği fiyatla pazarlayan veya ihraç eden mi üretici kabul edilecek. Yoksa kendisine ait veya kiraladığı 10-15 dönüm alanda üretim yapan ve ürününü Toptancı Hal’ine getiren çiftçi mi üretici kabul edilecek.Bir kişi hem üretici, hem komisyoncu, hem tüccar, hem sanayici, hem de son satıcı olabilir mi? Olursa fiyatı kontrol etmeniz mümkün olur mu? Tanımlamalar yapıldıktan sonra buna uygun fiziki altyapının oluşturulması gerekir. Çiftçiden başlamak üzere zincirin her halkası tek tek ele alınarak yaşanan sorunlar, aksaklıklar giderilmeli. Bu zincir ancak o zaman güçlü ve işleyebilir bir konuma gelir.

Üretici örgütlenmeli

Örneğin üretici-çiftçi halkasına bakalım. Dün yazdığımız gibi çiftçi üretim yapabilmek için ihtiyaç duyduğu girdileri, finansmanı hal komisyoncusundan alıyor. Bu nedenle ürettiği üründe söz sahibi olamıyor. Komisyoncu olmasa çiftçi üretim yapamayacak. O zaman ciddi bir sorun var demektir. Çözüm, üreticinin komisyoncuya bağımlı olmadan üretim yapabilmesidir. Bunun için üreticiyi güçlü kılacak bir örgütlenmeye ihtiyaç var. Avrupa örneğinde olduğu gibi bu kooperatif olabilir. Çiftçinin ihtiyaç duyduğu girdi ve finansman kooperatif aracılığıyla sağlanmalı ve ürünün pazarlanmasını da kooperatif yapmalı.Yaş meyve ve sebze alacak komisyoncunun muhatabı tek tek çiftçiler değil, onların örgütü, kooperatif olmalı. Her üretici ürettiği ürünü kalitesine göre sınıflandıramaz, ama kooperatifin sahip olacağı işleme tesisinde üreticinin ürünü sınıflandırılarak, paketlenerek satışa sunulmalı. O zaman fiyatın belirlenmesinde üretici söz sahibi olur. Bu hem komisyoncuların da işini kolaylaştıracak hem de ürünün değerinde satılmasını sağlayacak.

Hal Yasası kökten değişmeli

Meyve ve sebze ticaretini düzenleyen Hal Yasası’nda köklü değişiklikler yapılmalı. Mevcut uygulamada marketlere doğrudan ürün alma istisnası tanınıyor. Çok uygulanmasa da üreticiye pazar yerlerinde satış hakkı var. Böyle olunca en iyimser tahminle bugün toplam üretimin sadece yarısı kayıt sistemine giriyor. Üretimin yarısı kayıt dışı olan bir üründe fiyat kontrolü sağlanabilir mi?

Hal Yasası değiştirilerek ürünün hale gelmesi, kayıt altına alınması, daha da önemlisi fiyatın gerçekten hallerde oluşması sağlanmalı. Bugünkü uygulamada fiyat hallerde değil, halleri by-pas eden market zincirleri tarafından belirleniyor. Üstelik bu zincirler denetlenmiyor. Dolayısıyla fiyat kontrol edilemiyor. Üreticide ucuza alınan ürün, tüketiciye pahalıya satılıyor.
Üretim noktasında sorunların çözülerek üretim planlaması yapılmalı. Ürün, kalitesine göre sınıfl andırılarak pazara arz edilmeli. Böylece yaklaşık 50 milyon ton olan toplam yaş meyve ve sebze üretimindeki yüzde 25 kayıp-fire oranı büyük ölçüde ortadan kalkar ve ürün miktarı artacağı için fiyat düşüşü sağlanabilir.

Tüketici sağlıklı, güvenilir ürün istiyor

Tüketici açısından ürünün kaliteli ve uygun fiyata satın alınması kadar, sağlıklı ve güvenilir olması da çok önemli. Bu nedenle pazara sunulan ürünlerin ilaç kalıntısı başta olmak üzere analize tabi tutulması şart. Bu, tarladan sofraya kadar yapılması gereken bir iş. Bunu kim yapacak? Yine kooperatif aracılığıyla tarladan, seradan başlayarak denetim ve analizler yapılmalı. Ürünün toptancı hallerine girişi sağlanırsa, toptancı halinde kurulacak laboratuvarda analizler yapılabilir. Böylece tüketici alacağı ürünü güvenle tüketebileceğini bilir. Sebze ve meyve ticaretinde yerel yönetimler, belediyeler özellikle de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı daha etkin olarak rol üstlenmeli.
Özetle, sebze meyve ticaretinde üretimden başlayarak tüketiciye kadar olan süreçte radikal politika değişikliğine gidilmeli. Çözüm var. Bunun için fiyat odaklı tartışmadan sıyrılıp konuya daha bütüncül bir yaklaşımla bakmak gerekiyor.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir