Aylık Bağlama Oranı

İlk önce kendinize ne kadar emekli maaşı bağlanabileceğini öğrenerek yazıya başlayalım.
SGK’ nın sitesinden BU LİNKE TIKLAYARAK öğrenme ile işe başlıyoruz. Göreceğiniz rakamlar sizleri şaşırtmasın. Bu kadar düşük emekli maaşı bağlanmasının sebeplerini yazıda inceleyeceğiz.. Ve tabiki daha da düşük rakamlarla karşılaşmamak için yapılması gerekenide söyleyeceğiz. Yazının uzunluğu sizi sıkmasın. Unutmayın ki , bu acı gerçekle elbet bir gün karşılaşacaksınız. Tedbirinizi alın.

1- GİRİŞ: Sosyal güvenlik sistemlerinin en önemli sonuç ve hizmetlerinden biri, sistemde olan kişilere emekli aylığı bağlanmasıdır.Sosyal güvenlik sistemine giriş sebeplerinden en önemlisi, belli yaşa gelindiğinde veya çalışmaz duruma gelindiğinde kişinin kendisine ya da çalışma hayatının sonuna gelinmeden ölüm durumunda yakınlarına geçimini sağlayacak katkı sağlanmasıdır.Bu katkıya, sistemimizde genel olarak “emekli aylığı” denmekte ve bu aylığın da literatürdeki lafzıyla “yaşlılık”, “malullük” ve “ölüm” olarak üç türü bulunmaktadır.

2- KONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ: Emekli aylığına hak kazanma şartları kadar, bu aylığın hesaplanması yani miktarı da önemlidir.Kişiler açısından, sosyal güvenlik sistemindeyken, yani çalışırken, emekli aylıklarına kısa sürede kavuşmaları ne kadar önemlisiyle miktarı da o kadar önem arz etmektedir.Emekli aylığının hesaplanmasında iki önemli parametre bulunmaktadır. Bunlardan ilki, kişi adına sisteme bildirilen veya ödenen prime esas kazanç, ikincisi de aylık bağlama oranıdır. Emekli aylığı çok genel anlam ve ifadeyle, bu iki parametrenin çarpımı sonucunda hesaplanıp bulunmaktadır.Dolayısıyla, aylık bağlama oranının yüksek veya düşük olması bağlanacak olan aylığın miktarını doğrudan etkilemektedir.Aylık bağlama oranı sosyal güvenlik sistemimizde yaş çalışma süresine bakılmaksızın maktu bir oran olarak belirlenmiş ya da çalışma süresine bağlı olarak belirlenmiştir.Bilindiği üzere, 2008 yılında sosyal güvenlik reformu yapılarak her üç sosyal güvenlik kuruluşu birleştirilmiş ve mevzuatlarında da norm ve standart birliği sağlanmaya çalışılmıştır.Sosyal güvenlik reformu çerçevesinde, 5510 sayılı Kanunla da her üç statü için aylık bağlama oranları da ortak olarak yeniden belirlenmiştir. Ancak, bu birliktelik kamu görevlileri için Kanunun yürürlük tarihinden sonra ilk defa çalışmaya başlayanları kapsamaktadır.Sosyal güvenlik sisteminden önce gerek bazı dönemler itibarıyla gerekse de statüler arasında emeklilik türleri açısından önemli farklılıklar bulunmaktadır.Emeklilik türlerinden yazımızın giriş bölümde bahsedilmiştir.

Sosyal güvenlik reformundan önce SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı olarak üç farklı statü söz konusu olup, bu statüler için 5510 sayılı Kanunda hizmet akdiyle çalışanlar “4/a” (eski SSK), tarımda dahil kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar “4/b” (eski Bağ-Kur) ve kamu görevlileri de “4/c” (eski emekli sandığı) olarak adlandırılmıştır. Sosyal güvenlik mevzuatı açısından da, “08/9/1999 tarihi öncesi (4447 sayılı Kanun)”, “08/9/1999-1/10/2008” ve “1/10/2008 sonrası” olarak üç farklı dönem söz konusudur.Yazımızın bu bölümünde, söz konusu dönem ve farklı statüler açısından aylık bağlama oranlarının durumu ve değişkenliğine tablo olarak yer verilecektir.

3- EMEKLİ MAAŞI NASIL YÜKSEK OLUR?

Bağlanacak olan emekli aylığının miktarı iki parametreye bağlıdır. Bunlardan birincisi emeklilik tarihi itibarıyla güncellenmiş ortalama aylık kazanç, diğeri de aylık bağlama oranıdır.
Ortalama aylık kazanç, yıllar itibariyle SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur veya Banka Emekli Sandıklarına bildirimi yapılmış/borçlanılmış olan sigorta primine esas kazançların (matrah) her yılın enflasyon ve büyüme oranının % 30’undan oluşan güncelleme katsayıları ile emeklilik tarihine kadar güncellenmesinden sonra toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi ve çıkan rakamın 30 ile çarpılması suretiyle bulunmaktadır. Ortalama aylık kazancın bu şekilde bulunması 1/10/2008 tarihi sonrası ödenen primler için geçerli olup, her üç statü (SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı) için de geçerlidir. Ortalama aylık kazanç, 2000 yılından önce ve 2000-1/10/2008 döneminde ise sigortalılık statüleri için farklı şekillerde hesaplanmaktaydı.
Aylık bağlama oranı ise, 1/.10/2008 tarihinden önce sigortalı olanlar için ilk 3600 günün (10 yılın) her 360 günü (her tam yılı) için % 3, sonraki her 360 için ise %2 olarak dikkate alınmak suretiyle hesaplanmaktadır. Yine, aylık bağlama oranı da ortalama kazançta olduğu gibi 1/10/2008 tarihi öncesinde değişik dönemler için farklı şekilde hesaplanmaktaydı. Emekli aylığının bu iki parametresi yukarıda belirtilen şekilde tespit edildikten sonra,
“Aylık= Ortalama Aylık Kazanç X Aylık Bağlama Oranı” formülüyle hesaplanmaktadır.
Emekli aylığının yüksek olabilmesi için, hem sigorta primine esas kazancın yüksek olması (tavandan veya tavana yakın miktardan bildirilmesi), hem de kişinin aylık bağlama oranının yüksek olması gerekmektedir ki, bu da prim ödeme gün sayısının yüksekliğine bağlıdır. Zira, fazladan ödenen her 360 günlük prim aylık bağlama oranını 2 puan artırmaktadır. Dolayısıyla, çalışanlar emekli aylıklarının yüksek olmasını istiyorlarsa, hem çalışmalarının her dönemini kayıtlı (sigortalı) geçirmeleri, hem de sigorta primlerinin gerçek kazançları üzerinden olması gerekmektedir. Sosyal güvenlik reformunda da emeklilik sistemi, kişilerin uzun süre sigortalı olarak çalışmaları ve bu süre içinde de primlerinin yüksekten ödenmesi üzerine kurgulanmıştır.
Özellikle, SSK sigortalılık statüsüne tabi olanların emeklilik şartlarından olan asgari prim ödeme gün sayısı ile emeklilik yaşı arasındaki makas açılarak, kişilere bir anlamda prim ödeme gün sayısını doldurduktan sonra da kayıtlı çalışarak aylık bağlama oranlarını yükseltmeleri şeklinde yönlendirmede bulunulmuştur. Bu durumu bir örnekle açıklayalım:
20 yaşında SSK statüsünde 2010 yılında çalışmaya başlayan erkek bir kişi, devamlı çalışması halinde asgari prim ödeme gün sayısını 20 yıl sonra (7200 prim ödeme gün sayısı) dolduracak ve kişi 40 yaşında olacaktır. Bu kişinin, çalışmayı bırakması halinde aylık bağlama oranı (20x%2) % 40 olacak ve emeklik yaşı (60 yaş) için de 20 yıl daha beklemek zorunda kalacaktır. Bu kişinin ortalama aylık kazancının 1.000 TL olduğu varsayıldığında emekli aylığı 1.000 TL X%40=400 TL olacaktır.
Buna karışın söz konusu kişinin emeklilik yaşına kadar kayıtlı çalıştığı varsayıldığında, toplam 14400 prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı (40x% 2) %80’ne çıkacak, emekli aylığı da
1.000 TL X%80=800 TL olacaktır.
Burada önemli bir husus da, emekli aylığı hesabında diğer çarpan olan ortalama aylık kazancın düşmemesi için emeklilik için gerekli olan asgari prim ödeme gün sayısı doldurulduktan sonra primlerin yüksekten, en azından eski seviyesinden ödenmesi gerekmektedir. Zira, aylık hesabı için aylık bağlama oranı ortalama aylık kazanç ile çarpıldığından, çarpandan biri yükselse de diğerinin düşmesi çarpan etkisini tam olarak yansıtmayacaktır.
Görüldüğü gibi, emekli aylığının hesabı aslında basit bir matematik işlemi olup, bu işlem sonucunun yüksek olması kanunen belirlenen hesaplama kuralları dışında, bizzat sosyal güvenlik sisteminde olanlara bağlıdır. O nedenle kayıt dışı çalışmamaya özen gösterip, bunun takipçisi olmak ileride “yüksek emekli aylığı” anlamına gelecektir.

4- SONUÇ

Yazımızda yer alan tablodan da görüleceği üzere, dönemler ve statüler açısından aylık bağlama oranları oldukça değişkenlik göstermiştir.Bu değişkenlik, hem statü hem de dönemler itibarıyla bağlanan aylıkların miktarlarının da neden değişken olduğunu aslında açıkça ortaya koymaktadır.Dolayısıyla, her sosyal güvenlik mevzuatı, özelde de aylık hesaplanması parametrelerinde değişiklik yapılması durumunda doğal olarak dönemler itibarıyla emekli aylıkları da değişkenlik göstermektedir.Bu parametrelerde hiç değilse bundan sonra değişiklik olmaması dileğiyle….

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir